Türkiye’nin gündeminde son devirde değerli bir tartışma başlığı haline gelen boykot davetleri, 2 Nisan’da üniversite öğrencilerinin tüketim durdurma davetiyle daha da derinleşmişti.

Hükümet cephesinden boykotun yerli üretime muhtemel zararlarına dair ihtarlar yapılırken, bağımsız araştırma şirketi AGS Global  gerçekleştirdiği araştırma ile boykotların tesirlerini mercek altına aldı.

Boykotun Temel Nedenleri ve Sonuçları

AGS Global’in yaptığı araştırmaya nazaran, iştirakçilerin %46,8’ini Z Kuşağı’ndan gençlerin oluşturduğu bu çalışmada, bir markayı boykot etme nedenlerinin başında, %72,3 oranıyla markanın politik duruşu geliyor. Boykotun öbür sebepleri ortasında ise eser ve hizmet kalitesi (%9,2) ile toplumsal medya davetleri (%5) öne çıkıyor. Ayrıyeten, araştırmada boykotların %58,9 oranında başarılı olduğunu düşünen iştirakçilerin büyük bir çoğunluğunun, boykotların bilhassa yerli markalar üzerinde tesirli olabileceğini belirttiği görülüyor.

İsrail Boykotu: Kamuoyu Takviyesi Yüksek

Öne çıkan bir öteki bulgu, İsrail destekçisi markaların boykot edilmesi konusunda kamuoyunun güçlü bir duruş sergilemesi oldu. İştirakçilerin %50,4’ü İsrail destekçisi markaların mutlaka boykot edilmesi gerektiğini belirtirken, %29,1’i ise kısmi dayanak verdi. Bu da, Türkiye’deki tüketicilerin global markalar ile ilgili hallerinin, yerli markalar ile kıyaslandığında epeyce net bir halde ayrıldığına işaret ediyor.

Yerli Markalar İçin Potansiyel Tehlike

Boykotun, Türkiye’nin yerli iktisadına ziyan verebileceği konusunda araştırmaya katılanların büyük bir kısmı tasa taşıyor. İştirakçilerin %44,7’si boykotun vatandaşların reaksiyonlarını lisana getirmeleri için kıymetli olduğunu belirtirken, %34,8’i yerli markaların bu süreçten ziyan görebileceği konusunda dertlerini lisana getirdi. Öne çıkan bir öteki görüş ise, yerli markaların boykot edilmesinin, lokal üreticiler ve perakendeciler açısından önemli bir gelir kaybına yol açabileceği tarafında.

Boykotun Markalar Üzerindeki Uzun Vadeli Etkisi

Boykotların uzun vadede markalar üzerinde kriz yaratabileceğine dair görüşler de dikkat alımlı. İştirakçilerin %52’si, boykotla başa çıkmanın fakat tesirli bir kriz idaresiyle mümkün olabileceğini söylerken, %33’ü boykotların markalar için her halükarda ziyanlı olacağına inanıyor. Araştırmaya nazaran, boykot davetlerinin gelecekte artacağı beklentisi, iştirakçilerin %59’u tarafından tabir edilirken, bu durum markaların gelecekteki stratejilerini daha dikkatli belirlemeleri gerektiğini gösteriyor.

Boykot Krizini Tesirli Yönetmek İçin İpuçları

AGS Küresel CEO’su Ahmet Güler, boykot krizlerini yönetirken yerli markaların yanlışsız bağlantı stratejileri geliştirmeleri gerektiğini vurguladı. Güler, “Markalar, yalnızca eser ve fiyat değil, birebir vakitte toplumsal sorumluluk, etik duruş ve pahalar konusunda da tüketicileriyle güçlü bağlar kurmalıdır” dedi. Ayrıyeten, kriz durumlarında markaların şeffaflık, itimat inşa etme ve proaktif irtibat stratejileriyle hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekti.

Sonuç: Boykotlar Bir Krizden Fırsata Dönüşebilir

Ahmet Güler, boykotların kısa vadeli bir reaksiyon olabileceğini, lakin bu süreç hakikat yönetildiğinde markaların daha güçlü bir marka kimliği oluşturabileceğini belirtti. “Doğru adımları atan markalar, bu çeşit krizler sayesinde tüketicileriyle daha sağlam bağlar kurma fırsatına sahip olacaktır” diyerek, markaların bu süreci nasıl fırsata çevirebileceği konusunda değerli ipuçları sundu.